top of page
  • Yazarın fotoğrafıHavva KUNUT

DENEME TÜRÜNÜN BABASI FRANSIZ YAZAR ¨MICHEL EYQUEM DE MONTAIGNE¨


Deneme türünün öncüsü, Denemeler kitabının yazarı Michel Eyquem de Montaigne 28 Şubat 1533’te doğdu. Katolik inançlarına bağlı varlıklı ve soylu bir ailenin çocuğudur. Babasının etkisiyle çok küçük yaşta öğrenim görmeye başladı. 1546 yılında Collége de Guinne'yi bitirdi. Aynı yıl Bordeaux’da edebiyat fakültesinde felsefe okumaya başladı. 2 yıl sonra, 1548’te, Toulouse’da hukuk mektebine gitti. Bir süre Bordeaux parlamentosunda danışmanlık, sonra belediye başkanlığı, Etat Généraux'da milletvekilliği yaptı. Almanya ve İtalya'yı gezdi. Daha sonra şatosuna çekilerek kendini bütünüyle felsefe ve edebiyata verdi.





Felsefede us ilkelerine dayalı kuşkucu bir yöntemi benimsedi. Montaigne başlıca yapıtı denemeler (Essais) için "Ben kitabımı yaptığım kadar da kitabım beni yaptı" der. Deneme türünün yaratıcısı olarak kabul edilir. En önemli eseri Denemeler'de, insanı, özellikle de kendini büyük bir açık sözlülükle inceler. Bu denemelerin bir bölümü Sabahattin Eyüboğlu tarafından Türkçeye çevrilmiştir.


Sabahattin Eyüboğlu, Montaigne için şöyle der:

¨Montaigne Avrupa'ya serbest düşünmesini öğretmiş olan adamdır, demek fazla büyük söylemektir, ama böyle bir söz olsa olsa Montaigne için söylenebilir. ¨

¨Denemeler KENDİNİ TANI düsturunun bütün bir ömre uygulanmasıdır. Bu bakımdan Montaigne, Sokrates'i Eflatun'dan çok daha iyi anlamış sayılabilir. Hiç kimse kendi kendini onun kadar sabırlı, inatla, dikkatle gözetlememiş, en gizli, en ele avuca sığmaz hallerini yakalamakta onun kadar tetik davranmamıştır. Hayatın bütün hazları gibi uykusuna da pek düşkün olan bu adam, kendi kendini uyur ve rüya görür halde yakalayıvermek için uşaklarına gece onu birdenbire uyandırmalarını tembih edermiş. ¨



Montaigne fikirlerini sistematik bir bütün içerisinde aktarmamıştır. Bazı araştırmacılara göre bu onun kasıtlı şekilde tercih ettiği bir yöntemdi. Yazılarında özellikle tercih ettiği yöntem muğlaklık ve ironidir. Bu nedenle onun yazılarından bir sistem çıkarmaya çalışmak, yazılarını özgün bağlamından uzaklaştırmaya neden olacaktır. Ki zaten Eyüboğlu Denemeler’ in 3. önsözünde şöyle der:

¨Filozofu sadece sistem kuran değil bize düşünmesini öğreten adam olarak görenler içinse asıl filozof Montaigne, diğerleri, sistemciler, daha çok bilim adamlarıdır. Gerçekten de

Denemeler'in asıl gördüğü iş, bize bir tek insanı (ki Montaigne'in asıl istediği güya buydu), bir düşünüşü, bir bilgi yolunu tanıtmaktan çok, hepimizin günlük hayatına kadar inerek, bizi yaşarken düşünmeye, düşünürken yaşa- maya, kendi kendimizin düşüncesini aşmaya sürmesidir. Hiçbir meselede Montaigne: Ben sizin yerinize düşündüm, düğümü çözdüm; siz artık düşünmeyin, sadece benim dediğime uyun, demez. Hep: Bakın düşündükçe neler çıkıyor ortaya; siz de bir düşünün, kendi içinize ve çevrenize bakın, ipucu isterseniz işte benimki, işte

Sokrates'inki, işte falan köylününkü, der gibidir. Bir adım, bir adım daha derken kendimizi

Montaigne'le birlikte hayata, insan düşüncesinin çıkabildiği tepelerin birinden bakar buluruz.

Montaigne bir ahlakçı olarak da sistemli değil, hele dogmatik hiç değildir. ¨


Size kitaba ait birkaç alıntı vermek istiyorum. İşte onlar:

• Acı masuma da yalan söyletir.

• Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgarın faydası yoktur.

• Zafer zafer değildir, yenilen düşman yenilgiyi kabul etmedikçe.

• Paranın saklanılması kazanılmasından daha zahmetli bir iştir.

• Halkı bir tek insan, insanı halk gibi gör.

• Yaşıyor ama bilmiyor yaşadığını.

• Saadet bile haddini aşarsa azap olur.

• Cimriliği yaratan yoksulluk değil zenginliktir daha çok.

• Kusur korkusuyla suç işliyoruz.

• Her şey kırılmaz zinciriyle bağlı kaderin.

• Niçin başka güneş başka toprak ararsın, yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?

• En az bildiğim şeyler tanrılaşmaya en elverişli olanlarıdır.

• Bütün umudum kendimde.

• İnsan! Eskiler dostluğun sudan ve ateşten daha zorunlu ve daha tatlı olduğunu söylerler,ne doğru!

• Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.

• Kendini olduğundan az göstermek, tevazu değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır.

• Plinius’un dediği gibi, herkes kendisi için bir derstir; elverir ki insan kendini yakından görmesini bilsin.

• İnsanın doğuşunu görmekten herkes kaçar, ama ölümünü görmeğe hep koşa koşa gideriz.

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Başka bir yazıda görüşmek üzere.🎈


30 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page