top of page
  • Yazarın fotoğrafıHavva KUNUT

KAYBOLMUŞ HİSSETMEK


Hemen hemen hepimizin hissettiği bir duyguya değineceğim bu yazımda. Kaybolmuşluk hissi. Temeli kişiden kişiye değişen bir his. Ama özsel gelişim için yaşanması gereken bir süreç olduğundan gayet normal bir his. Biz insanlar hayatın getirdiği karmaşadan, yaşam şartlarından kendimize pek zaman ayıramıyoruz; elimize zaman geçtiğinde de genelde kendimizi dinlemekten kaçıyoruz.


Kaybolmuş hissetmekte elbette dışsal etkiler var ama asıl neden yine kendimizde, kendi içimizde. Öncelikle hiçbir şeyin manipülesi altında kalmadan gerçekten neyi isteyip istemediğimizi düşünmüyoruz. Tabi bu durum da eylemlerin sonuçlarından haz alınmasını engelliyor. İşin sonunda da 'ben bunu böyle hayal etmemiştim' derken buluyoruz kendimizi.


Elbette yaşadığımız çevre, büyüdüğümüz aile, sosyal ortamlarımız yine bu konu da çok etkili ama dediğim gibi düşünmekten kaçmayıp da kendimizi dinlediğimizde aslında tüm sorunlarımızın cevabını bulabiliriz gibi. Böyle hissetmemizde etkili olan bir diğer olguda 'ya kendimize eksik değer vermemiz ya da fazla değer vermemiz'. Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeli, olmayan bir şeyi varmış gibi gösterip o role uygun davranmamalı. kendimize karşı duygularımızda dürüst ve dengeli olmalıyız.


Birçok içsel sıkıntımızın, durgunluğumuzun temeli kendimizden kaçış ve kendimizi kandırışımızdır. Bunların yanına bu hissin bir diğer temeli bütüncül bakamamak. Bir olguyu tek tarafı ele alarak asla doğru ilerleyemeyiz. Bu şey kendimiz için de geçerli. Kendimize bakarken sadece yanlışlara, pişmanlıklara, hatalara ya da başarılara, doğrulara değil tamamen hepsine odaklanmalıyız. Kendimizi bile eleştirirken dürüstlükten kaçınmamalıyız.



Tüm bunlar bi' kenara biz bu hissi yaşamaktan da korkuyoruz. Bu his hayattaki akışın bir parçası. Bir çeşit yüzleşme ve kişi kendisi ile yüzleşmeden sağlıklı bir şekilde yol alamaz bu hayatta. Aslında yükselen duygularımız bize değişimin yaklaştığını gösterir ve birçoğumuz değişmekten korkar. Özsel gelişim açısından bakacak olursak akış bize ne getirirse getirsin hep daha iyiyle sonuçlanır aslında. Bunu görmeyi bilmeliyiz. Hayata karşı, kendimize karşı kör olmamalıyız. Bu histen de korkmamalı bizi bekleyen iyi şeylere odaklanmalıyız.


Bu his aynı zamanda kendimize karşı olan merak duygusunu da uyandırır ve bu hayatta en çok kendimizi keşfederken zevk alabiliriz. Kendimizle iletişim kurmamızı pek seveceğimiz bir tarzda sağlamış olmasa bile içimize, özümüze bir kapı açar. Aslında bu his kendisi ile yeniden doğuşu, gelişimi getirir.

Son olarak bu hisle birlikte kendinize soracağınız soruları doğru seçmelisiniz. Ben genelde dönem dönem kendime şu soruları soruyorum:

1) Bugün hayatımı daha mutlu ve eğlenceli bir hale getirmek için ne yapabilirim?

2) Hayalimin peşinden koşmaya devam edersem neye razı olacağım?

3) Daha iyi bir insan olmak için ne yapabilirim?

4) Kendimle ilgili nasıl hissediyorum?


Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Sabır gösterip, vakit ayırıp sonuna kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Kırmızı çerçeveli kalbe basarak beğenirseniz mutlu olurum Hayatın bize güzellikler getirmesi umuduyla, esenlikle kalın.🎈🕊️💌

60 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page