top of page
  • Yazarın fotoğrafıHavva KUNUT

TARİFİ OLMAYAN BİR EMEK MÜCADELESİ VE BERABERİNDE GETİRDİĞİ HARİKA ZAFER ¨CUMHURİYET BAYRAMI¨





Yıllar süren bir kurtuluş mücadelesi. Emekler, fedakarlıklar, şehitler ve gaziler. Vatanı bölmeye çalışan düşmanlar ve onlara karşı dimdik duran bir millet. Bu tüyleri diken diken eden, yeri gelince ev hanelerinin yüreklerine ateş düşüren ve ne olursa olsun 'VATAN SAĞ OLSUN' dedirten bir mücadelenin sonundaki zafer.



Gazi Mustafa Kemal Atatürk 28 Ekim 1923 tarihinde bulunduğu yemekte şu sözleriyle verdi müjdemizi:

Efendiler yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz.

Ve o andan itibaren yemek bir kenara bırakıldı ve stratejiler geliştirildi. Kanun tasarısı İsmet İnönü ile birlikte yapıldı ve o büyük gün geldi.



Tarih 29 Ekim 1923.

Meclis, 29 Ekim 1923 Pazartesi saat 18.00'de İsmet İnönü başkanlığında toplandı. Anayasa Komisyonu tarafından sunulan ve anayasa değişikliğini içeren teklif acilen görüşülmesi için gündeme kaydedildi.

Görüşe sunulan tasarıda şu hükümler yer aldı:

"~Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin fiili idarenin yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.

~Türkiye Devleti'nin dini İslam, resmi dili Türkçedir.

~Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.

~Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, Genel Kurulun toplantısında bir yasama dönemi süresi için kendi üyeleri arasında Millet Meclisi tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı görevini halefi seçilene kadar sürdürür. Geçmiş başkan yeniden seçilebilir.

~Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türk Devleti'nin başıdır. Bu sıfatıyla gerekli gördüğü zaman, Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulunun başkanlığını yapar.

Kurul Başkanı, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar yine milletvekilleri arasında, Kurul Başkanı tarafından seçilir. Kurulun listesi Büyük Millet Meclisinin onayına, Cumhurbaşkanı tarafından sunulur."


Konuşmaların ardından tasarı saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla kabul edildi. Cumhuriyetin ilanı "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ve alkışlarla karşılandı.

"TÜRKİYE, DÜNYA DEVLETLERİ ARASINDA TUTTUĞU YERE LAYIK OLDUĞUNU İSPAT EDECEKTİR"

Cumhuriyetin ilanından ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.



Cumhurbaşkanı unvanıyla kürsüye çıkan Mustafa Kemal Paşa'nın Meclise hitabı TBMM kayıtlarında şöyle yer aldı: "Efendiler; asırlardan beri Doğu'da haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu.

Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti.

Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.

Arkadaşlar; bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir. Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Tanrı'nın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum.

Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."



Atatürk hayatı boyunca cumhuriyetin önemini hep savunmuştur. İşte cumhuriyete dair sözlerinden bazıları:

¨Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır.¨

¨Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslariyle, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.¨

¨Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.¨


Ve daha nicesi. Ama ben yazımı Cumhuriyet'in 10. yıl kutlamalarında yapmış olduğu konuşması ile bitirmek istiyorum.



"Türk Milleti!

Kurtuluş savaşı'na başladığımızın onbeşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

Kutlu olsun!

Bu anda büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak bu kutluluğa kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.

Yurttaşlarım, az zamanda, çok ve büyük işler yaptık; bu işlerin en büyüğüde, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti Türk Milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kafi görmüyoruz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Ordumuzu en mamur ve en medenî memleketlerin seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.

Bunun için bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyeti değil, asırlarımızın sürat ve hareket mefhum'ma göre düşünülmektedir. Geçmiş zamana nisbetle daha çok çalışacağız. Daha az zamanda daha büyük işler yapacağız.

Bunda da muvaffak olacağımıza şüphe yoktur. Çünkü Türk Milletinin karakteri yüksektir.Türk Milleti çalışkandır. Türk Milleti zekidir. Çünkü Türk Milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk Milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet ilimdir.

Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk Milletinin tarihî bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda da yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür. Türk Milletine çok yaraşan bu ülkü, onun bütün beşeriyete hakiki huzurunu temin yolunda kendine düşen medenî bir vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.

Türk Milleti!

Onbeş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaad eden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarımki, bu sözlerimin hiçbirinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.

Bugün aynı inan ve katiyyetle söylüyorum ki, millî ülküye tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Milletinin büyük millet olduğunu bütün medenî âlem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyle, âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

Türk Milleti!

Ebediyete akıp giden bu onbeş senede, büyük millet bayramını daha yüksek şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.

Ne mutlu Türküm diyene! "


Zaferimiz kutlu ve daim olsun. Emanetini canımız pahasına koruyacağız. Ne mutlu Türküm diyene!

Okuduğunuz için teşekkürler. Beğenilerinizi eksik etmeyiniz.



41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page