Güne güzel bir şiirle veda edeceğim. Önceki şiir yorumlamamda olduğu gibi, önce şiiri vereceğim, sonra beni sarsan yerleri yorumlayacağım.
Göğe Bakma Durağı
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Turgut Uyar
Buram buram sevda kokmuyor mu sizce? Her göğe bakışımda kulaklarımda çınlanan bir şiir. Hangi satırını alıp yorumlayayım ki. Sevdiğinin ellerine, gözlerine derin manalar yükleyen güzel şair.
‘Şu arınıp duran korkak ellerimi tut’ diye sesleniyor ya hani, hemen hemen hepimizin olmuştur böyle bir seslenişi. Ya içimizden dökülmüştür ya da dilimizden. Ellerimiz korkaktır. Korkar incitmekten sevdiğimizi. Ondan bekleriz tutmasını.
‘Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum’ diye devam ediyor ya bir yerde. İşte o nokta sevgisinden, sevgilisinden aldığı güç. İşte o güç çok kuvvetli. Sevginin bir güç olduğuna kanıt olan satırlar işte burada.
‘Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor’ ne için bakarsak bakalım, ısıtır içimiz sevdiğimizin bakışları. Soğutmaz asla.
Ve her seferinde ‘göğe bakalım’ demesi yok mu hani? İşte o aşkın özgürlüğünü ve aşka esaretini benzetmesinden bence. Aşkını yaşamakta özgürsündür, kişisinde esaret. Tıpkı martılar gibi, kuşlar gibi. Uçmakta özgürler ama gökyüzüne esaret.
Kelimelerin yetmeyeceği, yorumların az kalacağı şiirlerden birini paylaştım sizinle. Umarım beğenmişsinizdir. Kırmızı kalbe basarsanız sevinirim. Bol bol göğe bakacağınız günler dilerim.