top of page
  • Yazarın fotoğrafıHavva KUNUT

TÜRK EDEBİYATININ LİRİK PRENSESİ TEZER ÖZLÜ

Güncelleme tarihi: 5 Ağu 2021


10 Eylül 1942’de Kütahya / Simav’da doğmuştur.


Öğretmen Nimet Hanım ile hem hukukçu hem de eğitimci olan Sabih Özlü’nün son çocuğudur.


Tezer Özlü’nün ağabeyi yazar Demir Özlü, ablası ise Orhan Duru’nun eşi Sezer Duru (Özlü)’dur.


Çocukluğu anne ve babasının işi nedeniyle Anadolu’nun farklı şehirlerinde geçen Özlü ailesi, Simav’dan sonra 1945'Te yazarın çocukluğunun dört yılını geçireceği İzmir’in Ödemiş ilçesine, 1949’da Bolu’nun Gerede ilçesine taşınmıştır.


Bir yıl sonra ağabeyi Demir Özlü’nün İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’ne yatılı gönderilmesinden sonra 1952’de Sabih Özlü, Sezer Özlü ve Ayşe Özlü İstanbul’da yaşamaya başlamıştır.



Tezer Özlü ise annesi ile bir yıl daha Gerede’de kalmış,

1953’te İstanbul’daki babası, ablası ve babaannesinin

yanına geçmiştir.


Daha önce Gerede’de başladığı ilköğrenimini Taksim 29 Ekim İlkokulu’nda bitirmiştir.


Ortaöğrenim için de ablası Sezer gibi Avusturya Kız Koleji St. Georg’a başlamış fakat eğitimini tamamlamamıştır.


1961’in yaz tatilinde arkadaşı Gönenç Ertem’le okulun gönderdiği bir kampa, Viyana’ya giden Özlü, 1962 yılında lise son sınıf öğrencisiyken okulu bitirmenin önemli olmadığı kanaatine varmış ve 1963 Nisan’ında Almanya’ya, ablası Sezer Duru’nun yanına gitmiştir.


İki ay sonra Sezer Duru ile Paris’e geçen yazar, burada sergi açılışlarına, davetlere katılmış, Yüksel Arslan, Mübin Orhon, Nejad Devrim, Remzi Raşa, Selim Turan ve Hakkı Anlı gibi ressamlarla arkadaş olmuştur.



Viyana seyahatinden sonra Avrupa’da bir yılını otostopla gezerek geçirir.


Gitmek, yolda olmak onunla çocukluğundan beri birlikte olan bir histir.


O gitme dürtüsünün peşinde olan bir yazardır.


İlk evliliğini Paris yolculuğu sırasında tanıştığı Güner Sümer’le yapar.


Daha sonra Ankara’ya yerleşerek çevirmenlikle uğraşmaya başlar.


Birkaç yıl sonra Sümer’den ayrılarak İstanbul’a yerleşen Özlü, bu dönemde psikolojik sebeplerle tedavi görür ve bu dönemi ilk kitabı Çocukluğun Soğuk Geceleri’nde anlatır.



1963’ten itibaren Ankara’ya yerleşen Özlü, 1965’te babasının isteği üzerine İstanbul Erkek Lisesi sınavlarına girmiş ve liseyi dışarıdan bitirmiştir.


Ankara yıllarında AST (Ankara Sanat Tiyatrosu) ile yakın ilişkilerde bulunmuş, AST için çeviriler yapmıştır. Ayrıca Brendan Behan’ın Gizli Ordu adlı oyununda yer almış, tiyatro gurubuyla beraber turnelere çıkmıştır.


Bu dönemde Türkiye Şeker Fabrikaları ve Goethe Enstitüsü’nde çevirmen olarak çalışan yazar, Adalet Ağaoğlu, Esin Esen, Sevgi Soysal, Fahir Aksoy, İlhan Berk, Ferit Edgü, Genco Erkal ve İsmet Ay gibi sanatçılarla yine Ankara yıllarında tanışmıştır.



Yine 1968’de sinemacı Erden Kıral ile evlenen Tezer Özlü’nün bu evliliğinden 1973'te Deniz adını verdikleri bir kızları olmuştur.


1978'te Ossip Piatnizki’nin Bir Bolşeviğin Anıları adlı kitabını Tuncay Gökmen takma adıyla Türkçeye çevirmiştir. Çevirileri sadece kitap çevirisi boyutunda kalmayan Özlü, 1980'de, Berlin’de bulunduğu dönemde Türk edebiyatı günleri düzenlemeye başlamış ve Almanya’da radyolar için Türkçe öyküleri Almancaya çevirmiş, Türk edebiyatını tanıtan programlar hazırlamıştır.


Evliliği sırasında sürekli çalışan Özlü, kendi sanatına daha az zaman ayırmak, evin yükünü üstlenmek durumunda kalmıştır. Sık sık yaptığı Avrupa yolculuklarında kendisini oradaki sanat ortamına ve yaşama daha yakın hissetmesi Erden Kıral’la olan evliliğini gözden geçirmesine neden olmuş ve neticede 1981'de Erden Kıral’dan ayrılmıştır.


Tezer Özlü, 1981’de aldığı sanatçı bursu ile Berlin’e gitmiş, kendine yakın bulduğu yazarlar Kafka, Pavese ve Svevo’nun yaşadıkları yerleri gezip araştırarak kaleme aldığı Auf dem Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde; daha sonra Türkçe olarak Yaşamın Ucuna Yolculuk) adlı kitabını yayımlamış; bu kitabıyla bir yıl sonra Marburg Kenti Edebiyat Ödülü’nü almıştır.


1982 Aralık ayında “Okromazone” adlı, Kanadalı sanatçılar sergisine bir yapıtı ile katılan İsviçre asıllı Hans Peter Marti ile tanışmış, 1983’te Türkiye’ye dönmesine rağmen buradaki koşullara dayanamayarak Mart 1984’te Zürih’e yerleşmiştir.


Bir ay sonra Nisan 1984’te üçüncü evliliğini Kanadalı ressam Hans Peter ile yapmıştır. Berlin dönüşü İstanbul’da ortaya çıkan ağrıları gittikçe artmaya başlamış ve göğsünde tümör olduğu teşhisiyle Zürih hastanesinde ameliyat edilmiştir. Fakat bir süre sonra ağrılarının yeniden başlaması üzerine İsviçre’de tedavi edildiği hastanede, 18 Şubat 1986’da yaşama veda etmiştir. Özlü’nün cenazesi 25 Şubat’ta İstanbul’a getirilmiş ve Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.


Yazarlık dışında çevirmenlik, tiyatro oyunculuğu, asistanlık, radyo program yapımcılığı gibi farklı işler yapan Tezer Özlü’nün edebi yaşamı genç yaşta yazdığı kısa öykülerle başlar.


Yazarın edebiyatla ilgilenmesinde şüphesiz ki yazar olan ağabeyi Demir Özlü’nün büyük etkisi vardır. Demir Özlü’nün Beyoğlu’nda Orhan Duru, Ferit, Edgü, Edip Cansever, Ahmet Oktay, Hilmi Yavuz gibi arkadaşları ile yaptığı edebiyat sohbetlerine henüz ortaokul yıllarında Tezer Özlü de katılır. Bu tanışıklık onun yazarlığını besleyen etkenlerden biridir.



ESERLERİ:

Eski Bahçe (1978), öykü

Çocukluğun Soğuk Geceleri (1980), roman

Auf den SpureneinesSelbstmords (Bir İntiharın İzinde) (1983) /Yaşamın Ucuna Yolculuk(Kitabın Türkçeye çevrilmiş adı.), anlatı.

Eski Bahçe - Eski Sevgi (1987), öykü

Kalanlar (1995), deneme

Zaman Dışı Yaşam (2000), senaryo


Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Beğenmeyi unutmayın. Keyifli günleriniz olsun. :)

45 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page